Her önüne çıkarılan "büyüğün" eline kapanmam; zira şunu bilirim ki, gerçekten fazilet sâhibi, hürmet edilip eli öpülmeye layık olan, maalesef azdır; onları sayarım, severim, kâdirşinasım. Fakat ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir "büyüğe" tapılmayacağını da bilirim; asil alnım ancak Allah huzurunda eğilir.
İnandığım fikirlerden sapmamak, kalbimdeki aşk ve heyecandan kaybetmek, bileklerimdeki kudreti boş yere tüketmemek için boş lâflara kulak asmam; onları çok dinledim. Ben, damarlarımdaki kanın, vatan menfaatlerinin ve Türk tarihinin verdiği ilhamın icaplarını yaparım. Hak bildiğim yolda yalnız kalmayı göze alıyorum ve yalnız kalsam da yürümesini bileceğim!
Dağınıklıktan kurtulacağım; dostlarım kendim gibi düşünenler olacaktır. Mukaddes ve büyük bir mefkure olan Türk milliyetçiliğine bağlıyım ; bu uğurda yılmadan çalışacağım. Asırların zavallılaştırdığı yiğit ve şerefli milletimin kalkındırılıp yükseltilmesi dâvasında benim de emeğim, alın terim bulunacak, ben de bu yolda çalışmanın yüce hazzını duyacağım!
Riyadan, iki yüzlülükten nefret ediyorum! Gerçekten şaşmayacağım; gerçeği göreceğim ve muhatabım, rütbe-i vâlâ sahibi dahi olsa, hakikati yüzüne haykıracağım. Şunu bilirim ki, hakikatten şaşmamak en büyük kudretimdir. Arslan postu giyinmişler üzerine pervâsızca yürüdüğümde, nasıl asıllarına rücû ediverdiklerini çok gördüm! Her gün kahramanım ve kahramanca yaşayacağım.
Küçük hislere kapılmam; zaaflarımı bilirim ve onlara hâkimim. Ne para, ne mevki, ne de namus satın almaya yarayan diğer vasıtalar, asla vicdanımı gölgelendirmez!
Sevip bağlandığım gibi, nefret edip söküp atmasını da bilirim ve yapabilirim. İnanmadıklarıma "Sana inanmıyorum, sen bir sahtekârsın!" demeyi bir cesaret saymıyorum.
Kendi inançlarıma, kanaatlerime yüzde yüz uygun bir hayat yaşamak isterim, pek merdümgiriz = cemiyet kaçkını olacağımın farkındayım ; bu hal beni milletimin dertlerinden uzaklaştırır. Binaenaleyh, benim kendimce bir hayat yaşayabilmem kâfi gelmez; bu vicdansızlığı yapamam. Milletim birazcık olsun rahat değilse, ben nasıl rahat edebilirim? Yatağım rahat olsa da vicdanım beni rahat bırakmaz!
Bugün görüp işittiklerimle, ırkımın tarihinde okuduklarım arasında gördüğüm muazzam uçurum beni kötümserliğe düşürmez. "İmanım çok sağlam, heyecanım çok büyük olsa da bu şartlar altında ne yapabilirim?'' diyerek iki elim böğrümde, tembel tembel, gayesiz, yalancı pehlivan gibi ortalıkta dolaşmaktan utanırım. Bunu katiyyen doğru bulmam. Unutmam ki her şeye rağmen bel bağlanacak, dayanacak pek çok şeyimiz vardır.
Günümüzün karanlığı beni korkutup cesaretimi kıramaz ve kıramayacak! İstikbale olan imanım daima canlıdır, daima dipdiri kalacaktır. Zira "Şafak, leyl-i esvedden eyler zuhur! / Evet, o şafak ki, aydınlığın, ferahlığın ve bahtiyarlığın sembolüdür; kapkara geceden doğmuyor mu?" İnanıyorum ki bir gün gelecek bu şerefli milletin de çilesi dolup mâzideki satvetine kavuşacak ve bu, behemehâl böyle olacaktır.
Allah benimle beraberdir!
Doğacaktır, bana vâdettiği günler Hakkın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!
Yorumlar
Yorum Gönder