Ana içeriğe atla

GENÇ TÜRKÇÜNÜN AMENTÜSÜ| ZEKİ SOFUOĞLU



Her önüne çıkarılan "büyüğün" eline kapanmam; zira şunu bilirim ki, gerçekten fazilet sâhibi, hürmet edilip eli öpülmeye layık olan, maalesef azdır; onları sayarım, severim, kâdirşinasım. Fakat ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir "büyüğe" tapılmayacağını da bilirim; asil alnım ancak Allah huzurunda eğilir.

İnandığım fikirlerden sapmamak, kalbimdeki aşk ve heyecandan kaybetmek, bileklerimdeki kudreti boş yere tüketmemek için boş lâflara kulak asmam; onları çok dinledim. Ben, damarlarımdaki kanın, vatan menfaatlerinin ve Türk tarihinin verdiği ilhamın icaplarını yaparım. Hak bildiğim yolda yalnız kalmayı göze alıyorum ve yalnız kalsam da yürümesini bileceğim!

Dağınıklıktan kurtulacağım; dostlarım kendim gibi düşünenler olacaktır. Mukaddes ve büyük bir mefkure olan Türk milliyetçiliğine bağlıyım ; bu uğurda yılmadan çalışacağım. Asırların zavallılaştırdığı yiğit ve şerefli milletimin kalkındırılıp yükseltilmesi dâvasında benim de emeğim, alın terim bulunacak, ben de bu yolda çalışmanın yüce hazzını duyacağım!

Riyadan, iki yüzlülükten nefret ediyorum! Gerçekten şaşmayacağım; gerçeği göreceğim ve muhatabım, rütbe-i vâlâ sahibi dahi olsa, hakikati yüzüne haykıracağım. Şunu bilirim ki, hakikatten şaşmamak en büyük kudretimdir. Arslan postu giyinmişler üzerine pervâsızca yürüdüğümde, nasıl asıllarına rücû ediverdiklerini çok gördüm!  Her gün kahramanım ve kahramanca yaşayacağım.

Küçük hislere kapılmam; zaaflarımı bilirim ve onlara hâkimim. Ne para, ne mevki, ne de namus satın almaya yarayan diğer vasıtalar, asla vicdanımı gölgelendirmez!

Sevip bağlandığım gibi, nefret edip söküp atmasını da bilirim ve yapabilirim. İnanmadıklarıma "Sana inanmıyorum, sen bir sahtekârsın!" demeyi bir cesaret saymıyorum.

Kendi inançlarıma, kanaatlerime yüzde yüz uygun bir hayat yaşamak isterim, pek merdümgiriz = cemiyet kaçkını olacağımın farkındayım ; bu hal beni milletimin dertlerinden uzaklaştırır. Binaenaleyh, benim kendimce bir hayat yaşayabilmem kâfi gelmez; bu vicdansızlığı yapamam. Milletim birazcık olsun rahat değilse, ben nasıl rahat edebilirim? Yatağım rahat olsa da vicdanım beni rahat bırakmaz!

Bugün görüp işittiklerimle, ırkımın tarihinde okuduklarım arasında gördüğüm muazzam uçurum beni kötümserliğe düşürmez. "İmanım çok sağlam, heyecanım çok büyük olsa da bu şartlar altında ne yapabilirim?'' diyerek iki elim böğrümde, tembel tembel, gayesiz, yalancı pehlivan gibi ortalıkta dolaşmaktan utanırım. Bunu katiyyen doğru bulmam. Unutmam ki her şeye rağmen bel bağlanacak, dayanacak pek çok şeyimiz vardır.

Günümüzün karanlığı beni korkutup cesaretimi kıramaz ve kıramayacak! İstikbale olan imanım daima canlıdır, daima dipdiri kalacaktır.  Zira "Şafak, leyl-i esvedden eyler zuhur! / Evet, o şafak ki, aydınlığın, ferahlığın ve bahtiyarlığın sembolüdür; kapkara geceden doğmuyor mu?" İnanıyorum ki bir gün gelecek bu şerefli milletin de çilesi dolup mâzideki satvetine kavuşacak ve bu, behemehâl böyle olacaktır.
Allah benimle beraberdir!

Doğacaktır, bana vâdettiği günler Hakkın, 
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HÜRRİYET KASİDESİ VE GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ | NAMIK KEMAL, M. BAHADIRHAN DİNÇASLAN

HÜRRİYET KASİDESİ Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten Asrın hükümlerini sadakat ve selametten çıkmış görüp Çekildik izzet ve talih ile hükümet kapısından Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten Kendini insan bilenler halka hizmetten usanmaz İ nsanlık sahibi olanlar mazluma yardımdan el çekmez Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten Millet hakir olduysa şanı eksilir sanma Cevher yere düşünce kadir ve kıymetten de düşmez Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten Vücudun ki hamuru ve mayası vatan toprağındandır Vatan yolunda çile ve sıkıntı ile toprak olursa gam değildir Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten Zalimin yardımcısı dünyada alçaklık erbabıdır Acımasız avcıya hizmet etmekten zevk alan anca

ÜÇ AYAK BİR ŞAFAK | ÖMER LÜTFİ METE

kahpe kayışında bileniyor bıçak üç ayak bir şafak celep örfü ahkam olmuş babam kasap vezir el oğluna bayram olmuş kuzular sağ enir üç ayak bir şafak ahd etmiş babam beni boğazlayacak topal tahtırevalli hak fidyeler takas olmuş binilen dala iner nacak intihar kısas olmuş usul bitirim, esas bitirim kabul bitirim, kıyas bitirim sarışın değilmişim kara kaş kara göz yasak has anadan gelmişim öz ocağımda öz yasak üç ayak bir şafak bir kaç sefil gözde nesil yırtılan nazlı bayrak gözüme bağlı mendil ben kırk kere ismail babam bir kere ibrahim değil babam asil babam adil babam katil yaşımdan bir çağ yürüdüm gece susadı gündüze bir kızıl elmaydım çürüdüm halden hale geze geze onlar sığmadılar hiç bir şeye onlar ki herkesten yeğimdeler hiç bir şeye sığmadılar diye benim geçimsiz yüreğimdeler... childofbodom'a teşekkürler.

AĞRILI ÜLKÜCÜ ŞEHİT | MUSTAFA YARDIMCI

Ağrı Ülkü Ocakları | Ortadaki Şehit Mustafa Yardımcı Kaynak : METİN TURHAN ÜLKÜCÜ ŞEHİT MUSTAFA YARDIMCI ŞEHİT OLDUĞU TARİH : 16 KASIM 1977 ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: AĞRI-DOĞUBAYAZIT DOĞDUĞU YER: AĞRI-DOĞUBAYAZIT 19 yaşındaydı. Yeni evlenmişti. Üç aylık evliydi. Ağrı ili Doğubayazıt ilçesinde ailece oturuyorlardı. Aile çevrece sevilen ve saygı duyulan bir aileydi. Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünde okuyordu. Aile Mustafa’nın şehit olmasından sonra Erzurum’a taşındı ve orada ticaret yapmaya başladılar. Mustafa daha öncede Doğubayazıt’a tehdit almış ve saldırıya uğramıştı. OLAY GÜNÜ: Okullar tatil olduğu için memleketindeydi Mustafa. Kardeşiyle babasının dükkanından çıktı, eve gidiyorlardı. Dükkandan daha 50-60 metre uzaklaşmamışlardı ki, 10 kişilik bölücü-devrimci komünistler yollarını kesti. Sataşmaya başladılar, küfürler ettiler. Mustafa niyetlerini anlamıştı, kardeşine kaçmasını söyledi. Kardeşi kaçmadı. Kendini savunmak için belinden zincirini