Nerdesin AZAPAY! Kara yerde misin, mavi gökte misin, yerle gök arasında bir kızıl çilede inisin? Ulu yurdumuzun dağlarında çiçekler yirmi iki kez ölüp yir- mi iki kez dirildi. Ve biz kaç yüz yıllık ölüm uykusundan bir dahi ölmemecesine dirildik. Hani bir er gelip; «ÇIK EY YÜZBİN MIZRAĞIMIZ» demişti ya... Ne yüz- bin mızrağı; beşyüz bin sinede cümle pusatlardan güçlü be beşyüz bin yürek vuruyor şimdi. Yıl 1951 değil Azapay. Sen iyi bilirsin ki, bir yerde bir gök bayrak düşse, başka bir yerde bir albayrak kalkar. Ha al bayrak, ha gök bayrak. Yâni kıyamet kopana dek bizim bayraklarımız inmez. Kusura kalma Azapay. Ben o gün çok küçüktüm. O buzlu yerde atın sürç- müştü ya .. Irkımın en soylu düşlerini ipe vermiştiler ya... Ben o zaman çok küçüktüm. Zayıftım. Gök bayrağı kaldırmaya gelemedim. Büyüklerim de ne tu- haftı busen? Küçücük akhm, küçücük bedenim el verse de sana gelecek olsam, iyi biliyorum ki beni kollarımdan tutarak geriye savuracaklar, «Nene gerek otur oturduğun yer
Türkçü/Ülkücü/Turancı blog.