Ana içeriğe atla

NEREDESİN AZAPAY | DİLAVER CEBECİ

Nerdesin AZAPAY! Kara yerde misin, mavi gökte misin, yerle gök arasında
bir kızıl çilede inisin? Ulu yurdumuzun dağlarında çiçekler yirmi iki kez ölüp yir-
mi iki kez dirildi. Ve biz kaç yüz yıllık ölüm uykusundan bir dahi ölmemecesine
dirildik. Hani bir er gelip; «ÇIK EY YÜZBİN MIZRAĞIMIZ» demişti ya... Ne yüz-
bin mızrağı; beşyüz bin sinede cümle pusatlardan güçlü be beşyüz bin yürek
vuruyor şimdi. Yıl 1951 değil Azapay. Sen iyi bilirsin ki, bir yerde bir gök bayrak
düşse, başka bir yerde bir albayrak kalkar. Ha al bayrak, ha gök bayrak. Yâni
kıyamet kopana dek bizim bayraklarımız inmez.
Kusura kalma Azapay. Ben o gün çok küçüktüm. O buzlu yerde atın sürç-
müştü ya .. Irkımın en soylu düşlerini ipe vermiştiler ya... Ben o zaman çok
küçüktüm. Zayıftım. Gök bayrağı kaldırmaya gelemedim. Büyüklerim de ne tu-
haftı busen? Küçücük akhm, küçücük bedenim el verse de sana gelecek olsam,
iyi biliyorum ki beni kollarımdan tutarak geriye savuracaklar, «Nene gerek otur
oturduğun yerde* diyeceklerdi.
Nerdesin Azapay ! Ben beşyüz bin yürekten biriyim ki; damarlarımda deli
ırmaklar akar, parmaklarımda pulat kalkanlar ezilir. Bana bir yerden ses ver
Azapay !
Seni hiç görmedim. Varsın «Divâne» desinler ama, görsem bu kadar tanıya-
mazdım. Nasıl tamyamam? Çok defa seni teneffüs ettim.
Senin yağmuruna çamuruna, tozuna toprağına katıldığın yer benim yaşama
sebebimdir. Bir güzeldin ki, Azapay, belki Tanrı seni hiç bir ere lâyık görmedi.
Nerdesin Azapay! Bir kızım oldu ona adını verdim. Seni unutanlara, seni bil-
meyenlere inat, günde dokuz kez seni anlatıyorum. Bir kızgımm, bir üzgünüm ki
sorma .. Yaban illerden yaban yeller esti Azapay. Bir çök çaşıt ağızlar, bir çok
yabana sözler ettiler. Ayağının tozunu düşünmek için bile «Yasak» dediler. Gön-
lümüzce yaşamaya bir adım atamadık. Sen olmasan ne olurduk? Nasıl bir mağ­
lûpsun ki yedi iklim de hükmün geçer. Nasıl bir galipsin ki, havaya suya ekmeğe,
toprağa sinmişsin.
Sonra uyandık Azapay. Herkes ekvatorun gafil sıcağında gafil güneşlere tapar-
ken, bizim aklımıza rahmet yağdı. O eski, değeri yitmi samlan camm küheylan-
larla bize ulaklar yolladın.
Nerdesin Azapay !
çağıracağız.
Sesime ses ver. özledim yüzünü göster. Biz her gün seni
Çağrımız ebedîdir. Ve blrgün geleceksin Azapay. Şimdi tutsaklara yılda bir
kez «Konuş» diyorlar. Tutsaklığın yılı, ayı, haftası mı olurmuş? Tutsağın derya
gibi gönlünü kim sıkıştırdı haftaya. Biz, her saniyede altmı bin kez seni çağırı­
yoruz. İşte onun için geleceksin.
Nerdesin Azapay ! Nerdesin !
(1) Azapay: Doğu Türkistan'ın bağımsızlık kahramanı Osman Batur'un kızı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HÜRRİYET KASİDESİ VE GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ | NAMIK KEMAL, M. BAHADIRHAN DİNÇASLAN

HÜRRİYET KASİDESİ Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten Asrın hükümlerini sadakat ve selametten çıkmış görüp Çekildik izzet ve talih ile hükümet kapısından Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten Kendini insan bilenler halka hizmetten usanmaz İ nsanlık sahibi olanlar mazluma yardımdan el çekmez Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten Millet hakir olduysa şanı eksilir sanma Cevher yere düşünce kadir ve kıymetten de düşmez Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten Vücudun ki hamuru ve mayası vatan toprağındandır Vatan yolunda çile ve sıkıntı ile toprak olursa gam değildir Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten Zalimin yardımcısı dünyada alçaklık erbabıdır Acımasız avcıya hizmet etmekten zevk alan anca

ÜÇ AYAK BİR ŞAFAK | ÖMER LÜTFİ METE

kahpe kayışında bileniyor bıçak üç ayak bir şafak celep örfü ahkam olmuş babam kasap vezir el oğluna bayram olmuş kuzular sağ enir üç ayak bir şafak ahd etmiş babam beni boğazlayacak topal tahtırevalli hak fidyeler takas olmuş binilen dala iner nacak intihar kısas olmuş usul bitirim, esas bitirim kabul bitirim, kıyas bitirim sarışın değilmişim kara kaş kara göz yasak has anadan gelmişim öz ocağımda öz yasak üç ayak bir şafak bir kaç sefil gözde nesil yırtılan nazlı bayrak gözüme bağlı mendil ben kırk kere ismail babam bir kere ibrahim değil babam asil babam adil babam katil yaşımdan bir çağ yürüdüm gece susadı gündüze bir kızıl elmaydım çürüdüm halden hale geze geze onlar sığmadılar hiç bir şeye onlar ki herkesten yeğimdeler hiç bir şeye sığmadılar diye benim geçimsiz yüreğimdeler... childofbodom'a teşekkürler.

AĞRILI ÜLKÜCÜ ŞEHİT | MUSTAFA YARDIMCI

Ağrı Ülkü Ocakları | Ortadaki Şehit Mustafa Yardımcı Kaynak : METİN TURHAN ÜLKÜCÜ ŞEHİT MUSTAFA YARDIMCI ŞEHİT OLDUĞU TARİH : 16 KASIM 1977 ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: AĞRI-DOĞUBAYAZIT DOĞDUĞU YER: AĞRI-DOĞUBAYAZIT 19 yaşındaydı. Yeni evlenmişti. Üç aylık evliydi. Ağrı ili Doğubayazıt ilçesinde ailece oturuyorlardı. Aile çevrece sevilen ve saygı duyulan bir aileydi. Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünde okuyordu. Aile Mustafa’nın şehit olmasından sonra Erzurum’a taşındı ve orada ticaret yapmaya başladılar. Mustafa daha öncede Doğubayazıt’a tehdit almış ve saldırıya uğramıştı. OLAY GÜNÜ: Okullar tatil olduğu için memleketindeydi Mustafa. Kardeşiyle babasının dükkanından çıktı, eve gidiyorlardı. Dükkandan daha 50-60 metre uzaklaşmamışlardı ki, 10 kişilik bölücü-devrimci komünistler yollarını kesti. Sataşmaya başladılar, küfürler ettiler. Mustafa niyetlerini anlamıştı, kardeşine kaçmasını söyledi. Kardeşi kaçmadı. Kendini savunmak için belinden zincirini