ÜÇ MAYIS
1944 yılının 3 Mayıs'ı Türk milliyetçiliğinin komünizmle mücadelesinde bir dönüm noktasıdır. CHP iktidarının astığı astık, kestiği kestiktir. Şimdilerin tecrübeli kaptanı (!) o günlerin değişmez milli şefidir. İkinci Dünya Harbi'nin gidişinden iyice şımaran komünistler hepten azıtmışlardır. İşte böyle bir havada, Ankara Üniversitesi'nin çeşitli fakültelerine mensup yüzlerce milliyetçi genç muhteşem bir gösteri yapmış, komünizmi lânetlemiş, Türk milliyetçiliğine bağlılıklarını haykırmışlardır. Bizler hem o adsız kahramanlardan, hem o adsız kahramanları tutuşturan büyüklerden çok şey öğrendik. Saygımız hiç bitmeyecek. O yıllarda komünizmle mücadele bugünküne hiç benzemedi. Daha çok cesaret isterdi, daha sarsılmaz bir inanç isterdi.
***
1944 yılının sonradan demokrasi şampiyonu kesilen diktatörü ve çömezleri, milliyetçi Türk gençliğinin şahlanmasından ürkmüşler. 3 Mayıs nümayişlerini milliyetçiliği ezmek için bulunmaz bir fırsat saydılar. Türk milliyetçiliğine karşı yeni bir haçlı seferine girişildi. Milliyetçiliğin öncüleri gülünç suçlanmalarla yakalandılar, tutuklandılar. Tabutluk işkenceleri böyle başladı. 19 Mayıs nutkunu biz unutsak bile tarih affetmeyecektir. Kiralık kalemlerin küfürleri, Türklük düşmanlarının hezeyanları şerefleri Türk hakimlerine tesir edemedi. Vatan hainliği ile suçlananlar başları dimdik, yürekleri Türk sevgisi ile dopdolu beraat ettiler. Ama utanması gerekenler utanmadılar. Milletin başına boza pişirmek hırsından kurtulamadılar. Geçtiğimiz salı akşamı, 3 Mayıs bayramının 22. yıl dönümünü kutladık. Milliyetçiler Birliği Ankara Ocağı'nın düzenlediği toplantıda o şerefli günlerin unutulmaz isimlerinden Ord. Profesör Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar, Zeki Sofuoğlu, Dr. Hikmet Tanyu, komünist rejimin Sibirya kamplarında süründürdüğü Azerbaycanlı soydaşımız Dr. Aziz Alpagut konuştular. Şair dostlarımız Rafet Körüklü ve Ayhan inal günün manasını daha bir güzelleştiren şiirler okudular. Hele genç arkadaşımız Fahrettin Savaş Konar'ın Nihal Atsız'dan okuduğu "Selam" şiiri dinleyenlere hem sonsuz bir gurur, hem sonsuz bir hüzün verdi.
***
Toplantıda konuşulanları yalnız bir kaç yüz kişi değil, imkan olsaydı da bütün bir millet dinleseydi bir iktidarın akıl almaz zalimliğinden misaller dinleyecek, ağlamak mı yoksa iğrenmek mi gerektiğine şaşıracaktınız. Hürriyet şarkısını dillerinden düşürmeyen yalancı kahramanların, engizisyon çağının zalimlerine nasıl taş çıkarttıklarını duyacaktınız. Bugün Anayasa çiğneniyor diye tepinenlerin Anayasa'yı nasıl öldürdüklerini öğrenecektiniz. Milleti çok sevmenin bağışlanamaz bir suç sayıldığını duyacak, dünyaya kahredecektiniz.
***
Milliyetçi Türk gençliği 3 Mayıs'ın adsız kahramanlar olan ağabeylerini de, "Mûtena" hücrelerde işlemedikleri suçların itirafına zorlanan büyüklerini de asla unutmayacak, yüreğinin bütün gücü ile sevecektir. 3 Mayıs'ta parlayan ışığı kıyamete değin sondürmemek hepimizin ortak borcudur. Geçmişe saygı, geleceğe umut... Dr. Tanyu'nun dediği gibi: "Gelecek 3 Mayıs'ta zaferle!.."
Ötüken, Mayıs 1966
GALİP ERDEM
GALİP ERDEM
Yorumlar
Yorum Gönder