Ana içeriğe atla

AĞRI ÜLKÜ OCAKLARI'NA YAPILAN SALDIRI PROTESTO EDİLİYOR | 10 NİSAN 1976


Ağrı Ülkü Ocakları Derneği
'ne yapılan kızıl saldırı ilgili 10 Nisan 1976 günü yayınlanan ve bir sureti de cumhurbaşkanlığına gönderilen bildiri şöyleydi:

"Aşırı solcu bir grup tarafından Yeşilyurt Hanı'nda bulunan derneğimiz lokalinin kapısı kırılarak içerisine girilmiştir. Derneğimize giren aşırı solcular duvarlarda asılı bulunan Türk büyüklerinden Fatih, Atilla, Oğuz Han, Ziya Gökalp'in resimlerini, tarihi ve dinin tabloları indirerek yakmışlardır.. Alparslan, Yavuz, Atatürk'ün portrelerinin çerçeve ve camlarını kırarak yırtmışlardır. Derneğimizin içinde bulunan 650 adet kitap ve bin adet civarında çeşitli dergileri dernek içine yığarak ateşe vermişlerdir.

Kütüphanemizde bulunan Kur'an Dili, Kur'an Alfabesi, Kur'an'ı Kerim Tefsiri gibi dini kitap ve dini tabloları, şanlı Türk bayrağımızı salona atarak yakıp yırtmışlardır. Derneğimizi lokalinde bulunan mobilyalarımız kısmen yanmıştır. Dernek binamız bir enkaz haline getirilmiştir. Binanın tamamen yanmasını ancak yetişen itfaiye ekipleri önlemiştir.

Yangın söndürüldükten sonra derneğimize gelen emniyet yetkilileri durumu fotoğraflarla ve zabıtalarla tespit etmişlerdir. Ayrıca yırtılan ve yakılan portrelerin bir kısmı, yakılan Kur'an'ı Kerim, bayrak valilik kanalı ile emniyet ilgililerine teslim edilmiştir. Tahribat fotoğraflarla tarafımızdan da tespit edilmiştir.

Derneğimiz  ve üyeleriniz ilimizde bulunan aşırı solcular tarafından sık sık tehdit edilmekte ve basılmaktaydı. Hatta binanın (derneğimizin bulunduğu) sahibine bir tehdit yazılarak derneğimizin binadan çıkartılması istenmişti. 8.1.1976 tarihinde derneğimiz aşırı solcular tarafından baskına uğramıştı.

Durum ilgili makamlara bildirilmiş olduğu halde ve açık suç ortada olmasına rağmen yakalanan sanıklar serbest bırakılmıştır. Salıverilen aşırı solcular tutuklanmamanın ve haklarında işlem yapılmamanın güveni içerisinde olacak ki rastladıkları yerde üyelerimizi tehdit etmekte, bununla yetinmeyerek derneğimizi de yakmışlardır.

Ağrı'da Atilla Sarp gibi bir anarşistin sendika faaliyeti yürüttüğü ve eşinin de adliyede görevli olduğu da dikkate alınırsa bu anarşik faaliyetlerin teşvikçisi ve koruyucularının kimler olduğu ve hangi cüretle ilimizde Kürtçe bildiriler dahi dağıttıkları, daha iyi anlaşılmış olur. Okullarımızda, sokakta ve hatta evinde hiçbir Milliyetçi-Ülkücü kendisinden emin olarak gezemezken aşırı solcular her türlü kanunsuz hareketi yapmakta, şehir içerisinde bir terör havası estirmektedirler. Bütün bu terör kışkırtmalarına rağmen biz Milliyetçi-Ülkücü gençler bu saldırılardan yılmadığımız gibi emellerini iyi bildiğimiz bu anarşist ve bölücülerin tahriklerine de kapılmadan Milliyetçi Türkiye'nin kurulması için çalışmakta kararlıyız. Ancak özellikle bölgemizin durumunu dikkate alarak aşırı sol ve bölücü faaliyetlerin önlenmesine acilen tedbir istiyoruz.

Ağrılı Ülkücüler olarak Türk büyüklerine, dinimizin kutsal kitabına ve bağımsızlığımızın timsali şanlı bayrağımıza yapılan bu adi saldırı olayına dikkatle eğilmenizi diler saygılarımızı sunarız. 1071'DE Türk-İslam Hakanı Alparslan'ın komutasında Anadolu'ya ayak basan İslam ordusunun yiğit evlatları
Bin yıla yakın bir zamandır her karışı ecdatlarımızın kanıyla sulanmış bu topraklar üzerinde dini bir, dili bir, gayesi ortak olarak yaşadık, yine de ebediyete kadar yaşayacağız.

Dünyayı saran karanlıkları getirdiği nur ile parçalayan, insanlığa hak ve adalet yolunu gösteren İslam ruhu ve inancı yüreklerimizi tutuşturmaya devam edecektir. Bu inançla halkımızla birlikte el  ele yürüyoruz.

Dün Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarına göre kurulmuş, desteğini halktan alan, Büyük Türkiye'yi yaratma yoluna baş koymuş, gönül vermiş imanlı Ülkücü gençlerin ocağı 'Ülkü Ocakları Ağrı Şubesi' kahpece ve alçakça bir saldırıya uğramış dernek binamız soyulmuş ve yakılmıştır.

Asırlardır haçlı sürülerine karşı koyarak can veren, kan döken atalarımızın bizlere ulvi armağanı İslam dininin derneğimizde bulunan kutsal ayetleri bu iğrenç yaratıklar tarafından yırtılmış, yakılmış ve üzerine pislenmiştir. Tarihte hiçbir düşmanın yapmaya cesaret edemediği en alçak düşmanın bile yapmayacağı bu hareketi Müslüman halkımızın dikkatine sunuyoruz.

İslam aleminin en kutsal kitabı Kur'an'ı Kerim'e böyle iğrenç bir saldırıyı reva gören satılmış, kökü dışarıda komünist ve anarşist köpekler ergeç Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının karşısında bu yurtta ezilmeye mahkumdurlar.

Tarihin yetiştirdiği ve Türk milletinin iftihar kaynağı olan Türk büyüklerinin resimleri ve bu devletin kurucusu aziz Atatürk'ün resmi yırtılmış, yakılmış, ayaklar altında çiğnenmiş ve hakaret edilmiştir.

Bir milletin namusu olan bayrak yakılmış ve parçalanmıştır. Bayrağı sulayan şehit kanlarının üzerine yemin ederiz ki şehitlerin ruhunu incitmeyecek onlara kanlarının boşuna akıtılmadığını ispat edecek devleti din ve bayrak düşmanı olan komünistlere gereken cevap vereceğiz.
Bu çeşit hareketler düşmanlarını iyi tanımana yarayacaktır. Son Türk yurdunda, son Türk devletini esir yaşatmak isteyen kızıl komünistlere inanmanın zamanı geçmiş yüzlerdeki sahte maskeler yere düşmüştür.

Muhterem ve Aziz Ağrılılar,
Seni yurdunda esir, seni dininden, seni milliyetinden ayrı tutmak isteyen işte kızıl komünistleri kahretme yolundaki mücadelemiz şimdi daha haklı, daha imanlı ve daha yürekten sürecektir. Böyle hain hareketler komünistlere layıktır. Sinsice, kahpece saldırılar mücadelemizi durduramayacaktır ve bizleri kutsal davamızda yıldırmayacaktır.

Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin. "


Kaynak: Metin Turhan



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HÜRRİYET KASİDESİ VE GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ | NAMIK KEMAL, M. BAHADIRHAN DİNÇASLAN

HÜRRİYET KASİDESİ Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten Asrın hükümlerini sadakat ve selametten çıkmış görüp Çekildik izzet ve talih ile hükümet kapısından Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten Kendini insan bilenler halka hizmetten usanmaz İ nsanlık sahibi olanlar mazluma yardımdan el çekmez Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten Millet hakir olduysa şanı eksilir sanma Cevher yere düşünce kadir ve kıymetten de düşmez Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten Vücudun ki hamuru ve mayası vatan toprağındandır Vatan yolunda çile ve sıkıntı ile toprak olursa gam değildir Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten Zalimin yardımcısı dünyada alçaklık erbabıdır Acımasız avcıya hizmet etmekten zevk alan anca

ÜÇ AYAK BİR ŞAFAK | ÖMER LÜTFİ METE

kahpe kayışında bileniyor bıçak üç ayak bir şafak celep örfü ahkam olmuş babam kasap vezir el oğluna bayram olmuş kuzular sağ enir üç ayak bir şafak ahd etmiş babam beni boğazlayacak topal tahtırevalli hak fidyeler takas olmuş binilen dala iner nacak intihar kısas olmuş usul bitirim, esas bitirim kabul bitirim, kıyas bitirim sarışın değilmişim kara kaş kara göz yasak has anadan gelmişim öz ocağımda öz yasak üç ayak bir şafak bir kaç sefil gözde nesil yırtılan nazlı bayrak gözüme bağlı mendil ben kırk kere ismail babam bir kere ibrahim değil babam asil babam adil babam katil yaşımdan bir çağ yürüdüm gece susadı gündüze bir kızıl elmaydım çürüdüm halden hale geze geze onlar sığmadılar hiç bir şeye onlar ki herkesten yeğimdeler hiç bir şeye sığmadılar diye benim geçimsiz yüreğimdeler... childofbodom'a teşekkürler.

AĞRILI ÜLKÜCÜ ŞEHİT | MUSTAFA YARDIMCI

Ağrı Ülkü Ocakları | Ortadaki Şehit Mustafa Yardımcı Kaynak : METİN TURHAN ÜLKÜCÜ ŞEHİT MUSTAFA YARDIMCI ŞEHİT OLDUĞU TARİH : 16 KASIM 1977 ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: AĞRI-DOĞUBAYAZIT DOĞDUĞU YER: AĞRI-DOĞUBAYAZIT 19 yaşındaydı. Yeni evlenmişti. Üç aylık evliydi. Ağrı ili Doğubayazıt ilçesinde ailece oturuyorlardı. Aile çevrece sevilen ve saygı duyulan bir aileydi. Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünde okuyordu. Aile Mustafa’nın şehit olmasından sonra Erzurum’a taşındı ve orada ticaret yapmaya başladılar. Mustafa daha öncede Doğubayazıt’a tehdit almış ve saldırıya uğramıştı. OLAY GÜNÜ: Okullar tatil olduğu için memleketindeydi Mustafa. Kardeşiyle babasının dükkanından çıktı, eve gidiyorlardı. Dükkandan daha 50-60 metre uzaklaşmamışlardı ki, 10 kişilik bölücü-devrimci komünistler yollarını kesti. Sataşmaya başladılar, küfürler ettiler. Mustafa niyetlerini anlamıştı, kardeşine kaçmasını söyledi. Kardeşi kaçmadı. Kendini savunmak için belinden zincirini